Şark-i Karahisar’da İskefser Köylerinden Odun Köylüdür (İskefser Reşadiye’nin eski adıdır). Yeniçeri Ocağından yetişerek Kul Kethudası olup, 1738’de Yeniçeri Ağası oldu. 1739’da Vezirlik verildi. 1743’de Sadrazam oldu. Ancak 1746’da azledilerek Rodos’a sürüldü. 1947’de İçel’e 1748’de Diyarbekir’e Vali oldu. 1748’de orada vefat etti.
Safdil, yumuşak huylu, doğru, riyasız ve ümmi idi. Fena-yi Mescidi’ne minber koydu. Unkapanı’nda çeşme, Sultan Beyazıd çivarında cami, sebil, han, mektep yaptırdı.
Oğlu Seyyid İsmail Bey’le kızı Rukiye Hanım, 1743’de vefat edip, Sultan Beyazıd civarında Kaptanpaşa Mezarlığı’nda defnedildiler. Diğer oğlu Sudurdan Sait Bey ve damadı Abdi Ağa’dır(1).
Bir başka kaynakta ise daha detaylı bilgi bulunmaktadır. Bu kaynaktaki anlatıma göre Hasan Paşa’nın eski ismi İskefser olan Reşasiye’li olduğu belirtilmektedir. Buradan şunu anlıyoruz ki o yıllarda buralar Şark-i Karahisar sancağına bağlıdır.
Buna göre; Seyyid Hasan Paşa 1. Mahmut’un saltanatında 23 Ağustos 1743 – 9 Ağustos 1746 tarihleri arasında iki yıl on ay onaltı gün sadrazamlık yapmış bir devlet adamıdır. Bugün Tokat’ın Reşadiye kazasına bağlı Kabalı ismindeki köyden ve Çardaklızâdelerden Mehmet Abdullah Ağa’nın oğludur.
Gençliğinde İstanbul’a gelerek Yeniçeri Ocağına girmiş, Karakullukçuluktan (hizmet neferi) itibaren sırasıyla yükselmiş, uzun süren seferlerde bulunmuş, 1718’de Çorbacı yani bölük kumandanı olmuş ve sonra katar ağalıkları denilen ocağın büyük ağalıklarında hizmet ederek 1733’de kul kethüdalığı ile iran seferine gönderilmiştir.
Hasan Ağa bir ara kul kethüdalığından azledilerek memleketine sürgün edilmiş ise de, sonradan affolunarak İstanbul’a geldikten sonra, 1738 Şubat veya Mart’ında ikinci defa kul kethüdalığına tayin olunmuştur. 1738’de Yeniçeri Ağası olan Vezir Abdullah Paşa’nın vefatı üzerine yeniçeri ağalığına tayin edilerek Kont Vallis kumandasındaki Avusturya ordusuyla Belgrat önünde yapılan Hisarcık muharebesinde görülen büyük gayret ve faaliyeti üzerine vezirlik verilerek Ağa Paşa olmuştur (26 Eylül 1739).
Seyyid Hasan Paşa 23 Eylül 1743’te Hekimoğlu Ali Paşa’nın ikinci defaki sadaretinden azli üzerine sadrazam olup üç seneye yakın bu makamda bulundu ve İstanbul’un ihtiyacını temin edemediği ve bu hususta gevşekliği görüldüğü gerekçesiyle 10 Ağustos 1746’da azlolunarak Rodos adasına sürgüne gönderildi, yerine sadaret kethüdası Tiryaki Mehmet Paşa sadrazam oldu.
Hasan Paşa, Mart 1747’de arpalık olarak İçel sancağı mutasarraflığı verildi. Aynı sene Kasım 1747’de Şeyle Ahmet Paşa’nın Bağdat Valiliği’ne onun yerine Diyarbakır Valiliği’ne gönderildi. Bir sene sonra yani Aralık 1748’de orada vefat etti.
Hâdikatü’l-Vüzera zeyli’nde Seyyid Hasan Paşa, safderun, halim, cömert, sadık, hayırsever, açık kalpli ve doğru diye tavsif edilip cehlinden başka ayıbı olmadığı kaydedilmektedir. İzzi tarihi de kendisini hem padişaha ve hem de halka sevdirdiğini, insaflı ve mutedil olduğunu beyan etmektedir.
Sadr-ı Esbak Seyyid Hasan Paşa Medresesi ve Sebili, Beyazıt’ta, Beyazıt Hamamı ya da meşhur Patrona Halil İsyanını çıkaran Patrona Halil’in hamamının arkasındadır. 1745 yılında Sadr-ı Esbak Seyyid Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bir dönem Türkiyat Enstitüsü olarak kullanılan bina günümüzde İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü olarak kullanılmaktadır. Yapı üzerindeki kuş evi gerçekten çok hoş bir görünüme sahiptir(3).
Saygılarımla,
Murat D. TOSUN
Kaynaklar :
Sicili Osmani (Osmanlı Ünlüleri) Eski Yazıdan Yeni Yazıya Çeviren Mehmet SÜREYYA, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı’nın ortak yayını Cilt 2, Tarih Vakfı Yurt Yayınları 30, İSTANBUL, 1996
http://www.cizgiliforum.com/showthread.php?t=20994&page=14
http://istanbul.edu.tr/enstituler/avrasya/?page_id=10
http://www.kenthaber.com/marmara/istanbul/eminonu/Rehber/medreseler/seyyid-hasan-pasa-medresesi